Dün gece Spinoza üzerine bir kitaba başladım ve bırakamadım, heyecanlı ve düşüncelerle doluydum, geç uyudum. Sabah sıkıntılı bir rüyadan yorgun uyandım; Emirli'yi çöp ev misali kedilerle doldurmuşuz, bir sürü hasta kedi doluydu ev...
Rüyanın sıkıntısını zor attım, derken çalışma odamdaki mindere kedilerin işediğini fark ettim. Minderi yıkamaya atıp halıyı sildim, sinir oldum. Sakinleşip hava elementi yogamı yaptım ve her sabahki gibi kahvaltımı balkonda ettim. Annemle pazar alışverişine çıktık sonra; meyve sebze aldık. Dönüşte hava çok güzeldi, biraz rüzgarlı da olsa koruda çay içtik.
Aldıklarımı buzdolabına yerleştirme, çamaşır toplama, yatak rulolama, bulaşık kaldırma derken günün yarısı yine ev işleriyle geçiverdi. Her günüm böyle, bir türlü çalışmaya oturamıyorum!
Öğleden sonra biraz müşterilerle ilgilendim, siparişlerime devam ettim ve ödemeleri aldıktan sonra keyifle kendime bir kahve koydum.
Piyano başına geçtim, bu sefer uzun çalıştım ve epeyce minör majör akorlara kafa patlatıp Hatırla Sevgili'yi çaldım. Yani kendi kendime çıkarabiliyorum artık yeni bir parçayı, hoşuma gitti, ama çok da yoruldum. Yeni ojemi denemek için manikür yapmaya karar verdim akşam, Aralık ayını neden bu kadar neşeyle bekliyorum ki acaba?...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder