(11 KASIM PAZARTESİ)
Hafta sonu berbat hissederek geçti, bu sabaha da kötü uyandım, üstelik boğazımda sinsi bir ağrıyla... Annemle pazar alışverişine çıktım, ardından parkta kahvaltı edecektik. Omletim bir türlü gelmeyince doğru dürüst bir şey yemeden kalktım ve sinir oldum. Fark ettim ki; keyifsizken annemle parkta yürümek bile iyi gelmedi bana. Ben iyiyken her şey iyi gidiyor; işim, evliliğim, insanlarla ilişkilerim, vesaire... Ben kötüykense hiçbir şey bana iyi gelmiyor galiba, kimse bana çare olmuyor. Terapi de bunlardan farklı değil, böyle hissettim. Bu hafta zaten sürekli terapistime karşı hayal kırıklığı ve biraz öfke duydum, her gün ona söylemek istediklerimi biriktirdim içimde.
Öğlen evde masa başı yaptığımda aslında yatmak istiyordum, ama kendimi çalışmaya zorlayıp haftalık işlerimi toparladım ve hatta kafama takılan bir sorunu da hallettim. Akşamüstü bir dalıp bir uyandığım bölük pörçük uykularda 1 saat dinlendim. Günün sonunda banyomu yapınca tazelenmiş hissettim ve piyanomu çaldım...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder