Haftanın son günü hava yeniden kapandı, yağmur başladı. Ben dünden yorgun düşmüş hissediyorum; bu hafta içi geceleri ter içinde kabuslar gördüğüm için doğru düzgün uyuyamamışım. Hasta oldum olacağım gibi, gün içinde kendimi toparlıyorum ertesi sabah yine boğazımda kuruluk ve yanma hissiyle uyanıyorum.
Kahvaltıdan sonra pazara gittik annemle; yarınki misafirlerimiz için meyve aldım. Daha yapacak bir sürü işim var; ev temizlenecek, ayakkabı boyamak da lazım. İlk haftanın aşırı boşluğundan sonra birden bire mesaj trafiği arttı dükkanda; hem seviniyorum hem yetişebilecek mi endişesi... Mesajlar art arda geldi, bir tane müşterimden gelen ise bütün günümü yedi. Tam bir ruh hastası ile karşı karşıyayız sanırım zira kadından ayak ölçüsünü isteyince küfretti. Şaka yapmıyorum.
Gerildim tabi epey, ben bu deliyle uğraşamam iade mi etsem diye çok düşündüm, hani hangi türlüsü bana zarar vermez acaba diye. Gruba yazdım herkes aynı cevabı verdi: manyak bu kadın uzak dur ve iptal et dediler. Bir yandan tatlı bir müşterim için Halloween babetlerini boyamayı bitirdim ve eşinin Converse'lerine başladım. Acil siparişler sıraya dizildi; hızlıca yapıp göndermem gerek.
Akşamüstü yoga su elementinin son gününü tamamladım; bir kaç gün ara vermek zorunda kaldım ama en azından yarıda bırakmadım. Yeni seriye başlamadan önce bir iki gün mola.
Derken bir başka abuk subuk müşterim çıktı ortaya, saatlerce gerizekalıya anlatır gibi aylardır zaten defalarca kere anlattığım detayları açıklamaya çalıştım.
Bazen düşünüyorum da; bunlar beni mi buluyor? Değildir herhalde herkesin başına geliyordur, diyorum ama inanmakta zorlanıyorum gerçekten... Sabretmekte zorlanıyorum artık; sadece asgari zeka seviyesi yeterli oysa ki iki insanın iletişebilmesi için.
Ne diyebilirim ki; bu da geçer, aldırma Rana sen önüne bak, devam et!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder