(21 OCAK PAZARTESİ)
Daha güzel nasıl başlanır ki bir pazartesiye?
Haftasonu içim rahat geçince, bugün erkenden uyandım. Epeydir beni içten içe geren rahatsızlığım sona erdi, o konuda bir rahatladım, aylardır içim şişmişti... Erken uyanıp egzersizlerimi yaparak güne başladım, Agresif kızı birkaç gündür göremiyordum, terzide görünce bir daha rahatladım. Güne zaten moralli başlamış oldum, bir de oturdum piyanomun başına. Cesaretimi toplayıp Beethoven denemeye karar verdim; bilmediğim tüm işaretlere ve daha önceden çalmadığım notalara rağmen Für Elise'in ilk sayfasını söktüm. O tanıdık melodiyi çalınca kendimle gurur duydum: Mi-re-mi-re-mi-si-do-re-si-la...
Dükkanın vitrin tasarımı için görsellere baktım, Paris'te bir butik ayakkabı mağazasını örnek aldım. Ustanın benden habersiz stickerları yaptırmış olduğunu görünce biraz tepki verdim, haliyle- ama yine de çözülmeyecek iş değil. Ben şimdi biraz daha kafa yorup hafta sonuna kadar dükkanın vitrinini ve sticklerlarını istediğim gibi tamamlayacağım. Usta elbette benle aynı vizyona sahip olamaz, kendince iyi niyetle hareket etmiş, ama dükkanım benim istediğim gibi olacak ve güzel olacak!
Öğleden sonra yabancı bloggerlardan gördüğüm sağlıklı tariflerden birini denedim; limonlu ıspanaklı tavuk. Bugünden itibaren yeniden sağlıklı yaşam düzenine geri dönüyoruz, vücudumuz alarm veriyor. Çabucak toparlanmak lazım; ekmek ve tatlıyı kesip, günlük yürüyüşler veya yoga hareketlerine başlarsak olur bu iş.
Sonrasında da dükkanımı google haritalara kaydettim, adres ve bilgilerimi ekledim. Artık arayanlar bulabilecek, umarım çok daha fazla müşterimiz gelecek!
Bugün aklımdakileri hallettiğim için akşam mutlu giriyorum yatağa, biraz Adalet Ağaoğlu okuyayım...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder