(13 KASIM PAZARTESİ)
Haftanın ilk günü her zamanki gibi biraz kaygılı başladı benim için; işler daha iyi gidecek mi bu ay, beklediğim haber artık gelecek mi, acil gönderilerim sorunsuz teslim edilecek mi, müşterilerim memnun kalacaklar mı derken... Bu endişeler hiç bitmez!
Kahvaltıya kendimi rahatlatmaya çalışarak oturdum; yarım avokadonun ortasına zeytinyağı pul biber döktüm, bir yumurta haşladım, bir parça peynir kestim ve tabağıma 2 yeşil zeytin koydum. Yeni yemek rutinimize alıştığımız için mutluyum ve sağlıklı beslenmeye başladığımızdan beri kendimi kesinlikle daha iyi hissediyorum.
Öğlen annem kahveye uğradı, sonrasında gönderimi hazırlamak için dükkana geçtik. Akşamüstü biraz gezme planlarımız var; akşamki tiyatromuzdan önce...
Watergarden nezih bir yer gerçekten, yemek için kısa vaktimiz var; hemen bir yere oturup birer salata söylüyoruz. DasDas da en sevdiğim özel tiyatrolardan biri oldu, bu akşamki oyunumuz "Çirkin"
Çirkinliği yüzünden çalıştığı firma için kendisi geliştirdiği ürünün sunumunu başka bir iş arkadaşına kaptıran genç adamın estetik ameliyatlarla yüzünü değiştirmesini anlatan komik bir hikaye...
Güzelleşen adamın etrafında artık iş arkadaşları, patronu ve karısı dört dönmeye başlar, hatta hiç tanımadığı kadınlar kapısında sıraya girer. Reklamlarda oynamaya başlayıp deli para kazanan kahramanımızın popülerliği hep böyle sürecek midir?
Onu örnek alan diğer genç adamların da aynı doktora gidip aynı yüzü yaptırmalarından sonra artık kim kim, kimin yüzü kimin yüzü olacaktır? Çok zekice bir mizahı olan bu oyunu gerçekten sevdim! Seyirci kahkahalara boğuldu, hem tüm oyunculuklar başarılıydı hem müzik de iyi değerlendirilmişti.
Benlik, kimlik, yüz, güzellik, gerçeklik gibi en temel kavramların işlendiği oyunda keyifli vakit geçirdik...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder