(10 KASIM CUMA)
Bugün pek çok şey yapabilirdim, yapmamayı tercih ettim. Sanırım biraz kafa dinleme hakkımı kullanmak istedim...
Muhasebeciye gitmeyi ve hastaneye gidip kan vermeyi erteledim, dünyanın sonu değil ya!
Gündüz ev işleriyle uğraştım biraz, sonra da yeni modellerimizin fotoğraflarını düzenleyip satışa koydum filan.
Derken akşamüstü oluverdi, fazla özenmeden hazırlanıp çıktım, karşıya geçiyorum.
Yer altından çıkmadan ve bir sürü merdiven tırmanarak Şişhane'ye vardım, eş,m beni karşıladı.
İstikamet Pera müzesi; bienal işleri arasında bizi tek etkileyen buradaki birkaç çalışma oldu.
Klasik yağlı boya resimleri betonla sabote eden çalışma şüphesiz ilgi çekiciydi, sonra tekstil tekniğini kullanarak çarşaflar, kumaş parçaları ve iplikle queer fotoğrafları adeta ilüstre eden işler güzeldi...
Odaya girdiğimiz ilk anda bir Çin esintisiyle karşılaştığımız bu Asyatik atmosferi yaratan figürler ve renkler hoşumuza gitti. Devamında ise daha da çok beğendiğimiz bir çalışmayla karşılaştık: Anadolulu Afro-türklerin hikayelerini anlatan bir yerleştirme...
Afrika'nın her yerinden getirilen "Arap" kölelerin Osmanlı resim ve gravürlerinde dikkati çekmeyen portrelerine odaklanan, kavramsal tarafı çok iyi doldurulmuş bir işti bu.
Çıkışta bir şişe şarabı hak etmiştik; yine tanıdık bildik mekanlara takılmayı tercih ettik: Solera W,nery'de peynir&kuru et tabağı ve mezeler-afiyet olsun!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder