Sabahın karanlığında uyandım ve uykumu hiç alamamış olsam da yataktan çıktım.
Kahvaltıya yetişsin diye ekmekleri fırına verdim, kedilerin mamasını suyunu tazeledim, mutfağı toparladım. İlacımın saatini beklerken kitap okudum, derken acıktım.
Kahvaltımı yapıktan sonra her zamanki ev işlerine başlayınca zaman geçiverdi, öğlen üzeri annemle buluştum. Hayat yaşlandıkça zorlaşıyor sanırım, hele ebeveynlerin artık çocuklaştılarsa... Annemin stresini almaya çalıştım, onla bir kahve içtim.
Bir ayakkabı için malzeme baktık ama bulamadık, başka bir müşteri içinse kumaş aradık. Bir iki işimizi daha halledip eve döndüğümüzde günü yarılamış ve yorulmuştum bile. Kendime hızlıca bir şeyler hazırladım, çalışmaya başladığımda epey geç olmuştu saat.
Yaş ilerledikçe gençliğimizdeki o kaygısız eğlenceleri yaşayamıyoruz galiba, o kadar gamsız olamıyoruz artık... Ama başka bir şey oluyor; kimseye ihtiyacın kalmıyor bir yaştan sonra. Tek başınalığın tadına varıyorsun ve çok az kişi yakınında olsa yetiyor. Ben de tam bu yaştayım işte.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder