(22 AĞUSTOS CUMARTESİ)
Sabah dinlenemeden uyandım, hem yorgunum hem akşamdan kalmayım. Üstümdeki kötü karmadan kurtulmak ümidiyle kendimi banyoya attım, kahvaltımı yaparken öfkeli ve küskün hissediyordum kendimi.
Güne güzel başlamadım yani; düşündüm de, içimi açabileceğim, hislerimi anlatacağım kimse yok etrafımda. Ne yaptım, ya da ne yapmadım da böyle oldu? Kendime acımak istemiyorum-
Öğlen her şeye bir sünger çekip yeniden devam edebilmek istedim, düştüğüm yerden kalkmayı seçtim, zor da olsa. Birazcık dinlenmek iyi geldi, ardından hafta sonu yapılacak işlere atıldık zaten.
Arabayı servisten aldık, kaymak gibi olmuş. Alışverişimizi halledip hazırlandık hızlıca, Emirli'ye yola çıktık. İçimde hep aynı soru: Acaba kediler orada olurlar mı? Endişeyi bir kenara atmak çok zor, düşünmemek imkansız.
Aklımdakilerden biri de eve kapattığımız yavruya ne oldu sorusu, evi nasıl bulacağız diye biraz gergindim. Oysa çok uslu durmuş bükübük, hiçbir şeyi kırıp dökmemiş. Kumunu temizleyip onla oynadık bütün akşam, yemekten sonra dizi açtık. Aklımın gerisinde hep hüzünlü bir bekleyiş var...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder