(13 TEMMUZ CUMARTESİ)
Tatile iyice ısındığım ve tam anlamıyla keyfini çıkarmaya başladığım gün.
Bugün düğünü olan bir müşterime gidecek acil İngiltere gönderisi birkaç gündür kayıp gibiydi, onun stresini attığım için daha rahatım ve bugün çok keyifliyim.
Sahilde uzandığımda görebildiğim tek şeyin masmavi gökyüzünde bulutlar olması ne güzel! Öyle hafiflemiş, ferah hissediyorum ki...
Bakış açısını değiştirmek insanı gerçekten de uyandırıyor, arada kendi hayatına uzaktan bakmak lazım.
Terapistimin önerdiği kitabı bitirmeye yaklaştım ve biraz sıktı, ben de Amak-ı Hayal isminde, daha önce duymadığım Filibeli Ahmet Hilmi'nin tasavvuf üzerine bir kitabını okumaya başladım. Hayalin derinlerinde gezen, doğu mistisizmini yalayıp yutmuş bir adam...
Kah Hindistan, kah iran, bazen de Roma mitolojisinden hikayeler okumak hoşuma gitti. Tasavvufla 15 yaşlarımdayken derinden ilgilenmiş, neredeyse Arapça ile Farsçayı bu uğurda sökmüştüm. Her şeyi Allah'a bağlaması zorlama gelse de, bir şey var bana çok yakın gelen bu felsefede... Sanırım birlik fikri; kendinden geçme hali bana tanıdık ve saygıdeğer geliyor.
Akşam yemeğini Hüseyin abide yemeye karar verdik; yine deniz ürünleri var soframızda. Bir de olmazsa olmaz salata, nedense aşırı lezzetli geliyor buranın salatası. Yemekten sonra dondurma almaya yürüyoruz, keçiboynuzlu tarçınlı sakızlı doğal dondurmalar çok hoşuma gidiyor. Akşam yeni sezonu yayınlanan Dark dizisinden bir bölüm izliyoruz, aklım uçmuş vaziyette rüyalara dalıyorum...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder