(21 EKİM CUMARTESİ)
Dün akşam biraz gecikmeli olarak Ordu'ya vardık, uçak yolculuğu hala konforsuz bir olay-özellikle koltuklarımıza oturduktan sonra bekleme kısmı...
Misafirlik desen; ne kadar rahat ettirmeye çalışsalar da illa ki rahatsız hissettiğin bir durum; insanın rutini bozulmaya görsün...
İstediğin gibi oturup kalkamamak, sana acayip yabancı gelen dizileri izlemek / dinlemek zorunda kalmak, her ihtiyacın olduğunda duş alamamak bile yeterli rutinin bozulması için.
Yine de arada bir aile ziyareti yapmak lazım, biz de düğünü bahane edip geldik bu hafta sonu. Hava beklediğimden daha güzel, güneşli.
Öğlen Ünye'ye geçip evde hızlıca giyiniyorum, ardından kuaförde kızlarla buluşuyorum. Hiç aklımda yokken saçım makyajım yapılıyor, güzelleşmek hoşuma gidiyor.
Düğüne son anda yetişiyoruz, tipik bir Anadolu salon düğünü. Ankara havalarıyla başlanıyor oynanmaya, her zamankinden daha türkülü bir playlist var. Türkçe pop hiç duymadım gece boyu.
Gelinin ailesi bu evliliği istememiş, dedikodular aldı başını gidiyor, büyükler illa ki benle fotoğraf çekilmek istiyor-derken bu gece eve yorgun dönüyoruz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder