(08 EKİM PAZAR)
Pazar günü hava kapalı, ama bizim tembellik için vaktimiz yok. Evde biraz işimiz var; kışlık ayakkabı bot ve çizmelerimi çıkarıp yerleştirdikten sonra hızlıca bir şeyler atıştırıp çıkıyoruz.
Film ekiminin son günü biletimiz Tony Gatlif'in Djam filmine...
Midilli adasında yaşayan deli dolu genç kız Djam'ın üvey babasının teknesine lazım olan biyel kolunu yaptırmak için çıktğı İstanbul yolculuğunu anlatan eğlenceli bir film...
Tahmin edilebileceği gibi müzikler şahane, Cümbüş Cemaat'in seçkisiyle Rembetiko şarkıları filmin orasında burasında giriveriyor, eski müzikaller gibi...
Esprili bir yol macerası olan hikaye, hepimizin yüzünü güldürüyor. Duyduğumuza göre Cannes'da da çok beğenilmiş.
Çıkışta İstiklal'de kalan son kalelerden olan Solera Winery'de boş bir masa bulup bir şişe şarap açtırıyoruz. Yanında kuru et ve peynir tabağı ile birkaç meze seçiyoruz. Hepsi leziz, ama en güzeli baş başa muhabbet etmek sakin bir akşamda...
Tabi şişenin dibine vurunca coşup eve gitmek istiyoruz, kendi 2 kişilik partimizi vereceğiz! 10 yıl evvel en sevdiğim müzikleri açıp eşlik ediyoruz: The Cure, The Smiths... Hayat bize güzel bugün!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder