8 Ekim 2017 Pazar

3027

(07 EKİM CUMARTESİ)

Kahvaltıda yumurtalarımızı yedik, çıktık yollara düştük. Hava sıcak mı sıcak, basık gibi biraz...
Epeydir özlenen Karaköy vapuru bizi İstiklal'e taşıdı, cadde ortasından yarılmış, iğdiş edilmiş bir vaziyette bizi ağlayarak karşıladı.
 Beyoğlu sineması, son birkaç kaleden biri olarak gururla bekliyordu; film festivaline biletimiz vardı.
Morrissey olmadan evvelki Steven ergeninin Manchester günlerini anlatan, depresif ve durağan bir film izledik.
 İnsanlarla iletişim kuramayan, kendini hiçbir yere koyamayan, bir türlü olamayan olduramayan bir delikanlı... Ezik ve uyumsuz, garip ve içe kapanık, sürekli yazan, keşfedilmeyi bekleyen bir cins...
 80lerin ortasında Smiths grubu solisti olarak meşhur olacağını ve ironik melankolik şarkı sözlerini hoppidi hoppidi melodilerle dünyaya ezberleteceğini nereden bilebilirdi?
Tost denen kızarmış boş ekmekle kahvaltı eden ve sütlü çayı pek seven acayip İngilizlerin dünyasına bir göz kırptık çıktık, içimizi kasavet bastı.

Dönüş yolunda balık pazarına uğrayıp irice bir palamut kaptık, evimizde Morrissey'in son konserini dinleyerek akşam yemeğimizi yedik.

Bir süredir aklımızda kalan Raw filmini açalım dedik, galiba hata ettik. Sapkın veterinerlik öğrencileri, yamyam kızlar filan bir şeyler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder