(27 AĞUSTOS PAZAR)
Tabi ki planladığımız saatte çıkamadık yola ve tabi ki temelli gider gibi doluyuz.
Bir büyük bir küçük bavula ek olarak iki sırt çantasıyla bir laptop çantasını nasılsa doldurmayı başardık, helal olsun!
Bunun dışında yolluk yiyeceklerimiz ve anneannemlere götürdüğümüz tabak takımları da bagaja eklenince evlere şenlik haldeyiz.
Şansımıza hiç trafiğe takılmadan, hızlı gidiyoruz ve şimdiye kadar hiç tecrübe etmediğimiz kadar rahat bir yolculuk geçirerek akşamüstü Artur'a varıyoruz. Çamlar büyümüş orman olmuş, hava serin ve rüzgarlı, marketin yanı pastahane olmuş, yani her şey bildiğimiz gibi...
Burada olmak bana genç hissettiriyor; herkesin iyi ve mutlu olduğu bir ütopya burası adeta...
Akşam yemeğinden sonra yatıyoruz, yol yorgunluğu ne de olsa-yarını iple çekiyoruz!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder