18 Ağustos 2017 Cuma

2977

Bugün yine hava sıkıntılı, içim sıkıntılı... Annemin birkaç gündür hasta ve bunalmış olduğunu fark edince onu yakındaki güzel bir cafeye götürdüm, bir şeyler içmeye oturduk. Manzaramızdan eksik olmayan inşaat kamyonları olmasaydı iyiydi. Çok şık bir yer, küçük bir mahalle cafesi; Balkon Sefası. Sunumları pek tatlı ama dediğim gibi toz dumandan oturulmuyor zira her tarafı inşaat.

Öğleden sonra gönderilerimi hazırlayıp boyamaya oturdum, acil bir siparişim var bitmesi gereken. Neyse ki her şey yolunda gitti ve müşterim çok memnun oldu, yalnız biraz sarktığı için akşam eşimle dışarıda buluşup yemeğe itme planımız yattı. Bir türlü dışarı çıkmaya fırsat bulamayışıma sinir oldum, nedense fazla yoğun çalışıp karşılığını alamıyor gibiyim son zamanlarda...

Akşama salata yaptı, yedik, ayakkabıya eklemem gereken son bir detay kalmıştı. Fırçamı bulamıyordum, ışığı açmasını istedim. Ne olduysa o anda oldu, yine her zamanki aptalca laflarını duyunca tahammül edemedim. Tepeme kadar gelmiş anlaşılan, patladım artık yeter diye.

Sonrası daha da aptalca, deli edecek kadar aptalca geldi... O kadar küçüldü ki gözümde, hiç beklemediğim çocukça itici tavırlarla kendi anlamsız tavrını mı savundu, daha da mı düşürdü kendini?

Çıkıp gitmek istedim fena halde, acil kaçmak, ama ayakkabının verniğinin kurumasını bekledim sakince. Sonra hazırlandım çıktım dışarı, ayrı kalmak istiyordum. Yolda kedilere mama vere vere anneme doğru yürürken, çok zavallı, çok minik bir yavruyla karşılaşınca ne yapacağımı şaşırdım. Gidemedim, içime takıldı, yakalayamadım, kaçtı.

Biraz etrafta dolanıp eve döndüm mecburen, o perişan bıdırığı en azından birkaç gün ev bakımına alsak, veterinere götürsek çok tatlı olacağına emindim. Kızgınlığımı birazcık unutup yardımını rica ettim, üşenmedi yataktan kalkıp geldi, ama yakalayamadık yine.

En azından o yol kenarındaki bahçede kısmen güvende, mama da veriyorlar, ama yine de aklıma takıldı minik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder