Annemin doğum gününde, sabah erken uyanıp hazırlandım, Kadıköy'e gitmek üzere buluştuk. Kahvaltıya oturduğumuzda çok acıkmıştık, küçük bir yeni nesil Moda fırınında yer bulduk kendimize. Eggs Benedict ve Eggs Florentine istedik paylaşmak için, ikisi de nefisti. Kahvemizi hızlıca bitirip aceleyle kalktık çünkü sinemaya geç kaldığımızı sanıyorduk-telefonun otomatik saatinin azizliğine uğramışız. Meğer henüz 1 saatimizin olduğunu fark edince birer çay içmeye oturduk, sevdiğimiz 2 Kedi'ye.
Filmimiz Neruda;
Aslında Pablo Neruda ile peşindeki polis arasındaki kovalamaca öyküsünü anlatıyor film; komünist şair ve senatör vatan hainliğinden suçlanınca, çareyi kaçmakta bulur.
2 yıl boyunca Şili direnişini yer altından örgütleyen bu ilham verici adamın Nazım Hikmet'in ölümü üzerine yazdığı şiirini hatırlamak gülümsetti beni.
"/Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder