27 Mart 2017 Pazartesi

2832

(26 MART PAZAR)

Geçirdiğim şu zamanın sadece 2 güne sığdığını düşünmek garip, bana 2 hafta gibi geldi.
Daha da dayanacak gücüm kalmamıştı herhalde, sabrımın son sınırına gelmiştim eve dönerken artık.
Tüm bu insanların nasıl da hayatlarını dolduran tek olgunun din olduğunu görmek ürkütücü, başka hiç mi bir şeyden söz etmez insan? Hani yemek tarifi de mi vermez, yahut el işlerini de mi anlatmaz?
Hayatlarında neredeyse başka hiçbir şey yok, neredeysesi fazla.
Üstelik dindar olsam, en başta karşı çıkacağım hurafelerden bahsediliyor genelde, din dedikleri abuk subuk uydurmalar aslında.
Kendi inancına herkesin saygılıyım, ama işin içine batıl inançlar ve tarikatlar girince orada saflık kalmıyor. Pis bir şey bunlarınki, din filan değil.
En tahammül edemediğim de; bu kendini Müslüman sanan tayfanın, hemen hiçbir mezvuda anlaşamadıkları halde, tek doğruyu kendilerinin bildiğine inanıp kendi inandıklarını diğer herkese empoze etmeye çalışmaları. Buna dayanamıyorum ve bir gün daha beter bir tepki vereceğim gibime geliyor. Saygısızlık bu, cehaletin ta kendisi.

Pazar sabahı uykumu alıp kalktıktan sonra kendime güzel bir kahvaltı hazırlayıp, bütün günü temizliğe ayırıyorum. Evi süpürüp örtüleri tek tek kedi tüyünden arındırmak zaten saatlerimi alıyor. Banyoyu, mutfağı silmek ve toz almak da beni biraz daha yoruyor. Ama gerekliydi, içim rahat ediyor.
Akşam da üşenmeyip banyonun ardından kendime zaman ayırıyorum; manikür, pedikür, cilt bakımı derken kendime geliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder