Bugüne biraz hızlı başlıyorum; acil bir siparişini teslim almak için bir müşterim öğlen dükkana gelecek. Hemen banyo yapıp kahvaltıdan sonra dükkana geçiyorum. Hava birden acayip soğumuş, geçen hafta sonu dondurma yiyorken bugün donuyorum.
Öğleden sonra işimi bitince Kadıköy'e geçip alacaklı olduğumuz arkadaşımızla buluşuyoruz. Yine de istediğim kadar sert konuşamıyorum yüzünü görünce, ama sorumsuz ve vurdumduymaz olduğunu düşünüyorum artık kesinlikle.
Bize söz verdiği şeyleri yapmasını bekliyorum ve son bir şans veriyorum ona sadece, umarım kullanır!
Akşamüstü eve dönüp yemek hazırlamaya koyuluyoruz birlikte, mis gibi baharatlı bir et sote pişiriyoruz. Yanına pilav ve salata yapıyoruz, hatta dün akşamdan canımız çekmişti diye helva kavuruyorum bir de.
Belki arkadaşlar uğrayacak, ama onlar da evde tembelliği seçiyorlar. Biz baş başa Misery izlemeye karar veriyoruz akşam,
Bu kitabı bir oturuşta okuyup bitirmiştim 5-6 saat içinde, çok haz aldığımı hatırlıyorum tüm diğer Stephen King romanları gibi...
Filmini de izlemiştim lise yıllarımda, hatta eski erkek arkadaşımla şişman ve deli görünen kızlara Misery derdik.
Bazen programımız olmasa da böyle boş hafta sonlarımızda bile fazla bir şey yapamadan geçiveriyor zaman-kış geri geldi gibi sanki.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder