Dün gece kedilerimle pek oynaştık, evde yalnız kalmamı fırsat bilip coştum ve 3 bölüm Masters of Horror izledim manyak gibi. Gece yarısını epeyce geçen vakitlerde zombivari yatağa yattığım için sabah erken uyanamadım. Kendime mükellef bir kahvaltı hazırlamak istedim, şöyle portakal suyu filan da sıkıp...
Öğlen üzeri evden çıkabildik ve nedense Kadıköy'e trafik vardı bu saatte bile, arabayı otoparka bırakıp birer birer işleri halletmeye başladık annemle. Önce boncuk ve kurdele almak için tuhafiyelere girdik, ardından ben muhasebecime uğradım, ondan sonra sipariş verdiğim bir çift ayakkabıyı aldım. Gelmişken alışverişimizi de aradan çıkaralım diyerek kasaba, markete de uğrayınca vaktin nasıl geçtiğini anlamadık.
Dönüş ayrı bir maceraya dönüştü; ne zaman ki caddeden Göztepe'ye çıkan yolun da kapandığını fark ettik, yukarı çıkacak yol bulamayıp döndük dolaştık trafikte...
Akşamüstü eve gelip aldıklarımı yerleştirdikten sonra zaten yorgun düşmüştüm bile, yine de banyomu yapıp çalıştım birazcık.
İtiraf ediyorum, işlerden biraz kaytarıp hayallere daldım bir iki saat... Ağustos sonu Eylül başı tatilimizi planlamamıştık ya-acaba Fas'a gider miyiz, diye düşünmeye başladım.
Fas turlarına bakıp fiyatları karşılaştırırken buldum kendimi birden, oradan Beyrut'a atladım, ay pek güzel memleketler!
Şimdiden Lübnan mezelerini öğrendiğime ve şarkılarını söylemeye başladığıma göre sanırım bu Eylül nerede vakit geçireceğimiz belli oldu bile...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder