5 Ocak 2018 Cuma

3116

(04 OCAK PERŞEMBE)

Pazar alışverişini yaparken bir yandan anne kız dedikodusu keyifli; arkadaşlarım nedense birer birer kafayı yemeye başladılar bu arada. İnsanların bu kadar bozulduğunu görmek acı, herkes mi sorunlu olur yahu!? Yaşıtlarım, hatta psikolog olanlar dahil, hemen hepsinin bir kronik mutsuzluğu, bitmeyen bir arayışı, bir başıboşluk hali var...
Öğlen yeni modellerin ve müşterilerimin isteklerinin fotoğraflarını çektim, güzel işler çıkacak gibi geliyor! Hava birden açtı, Ocak havası değil sanki Kasım.
Eve döndükten sonra birkaç saat bu fotoğrafları düzenleyip yayımlamakla geçirdim, zaman nasıl geçti anlayamadan akşamüstü oluverdi. Akşam annemle tiyatro biletimiz var; Muhsin Ertuğrul'da Bizim Aile oyununa. 
Sadık Şendil Frankofon eğitiminden sonra fazlasıyla yerli ve sıcacık senaryolar yazan, oyunları hep bizim içimizden olan çok önemli bir isim. Bu film de hepimizin yüz kere izleyip repliklerini ezberlediği Yeşilçam filmlerinden biri.
Yüz kere daha olsa izlerim ve bıkmam, çünkü aslında artık kaybolan değerleri bize hatırlatan bir öykü. Hele o ünlü "Yaşar usta" monoloğu unutulmaz! Oyunun sonunda düşündüm de; Münir Özkul ve Adile Naşit meğer ne büyük oyuncularmış, onların verdiği lezzeti başka kimse vermiyor... O karakterler, en güzel yaratanlarmış bu efsane isimler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder