22 Ocak 2018 Pazartesi

3132

(20 OCAK CUMARTESİ)

Yine özlemle beklenen hafta sonu!
Bugün için net bir planımız yok, sabah uykumuzu iyice alıp kalkmak istiyoruz sadece, güzel bir kahvaltıyla güne başlayıp haftanın yorgunluğunu atmak...
Öğleden sonra biraz kendime vakit ayırıp saçlarımı yapıyorum; uzamış ve hafif maşalı halini çok beğeniyorum. Öyleyse uzun ekose eteğimi giyip biraz da makyaj yapayım, haftada 1 gün fırsat buluyorum güzelce hazırlanmaya.
Yürüyerek caddeye iniyoruz, neredeyse 1 saatlik yürüyüşten sonra yorulmuşuz biraz ama küçük bir kahve için vaktimiz var hala. Filme girmeden önce birer kahve alıp mola veriyoruz; Haraket filmini merak ediyordum.
Beklediğimden de iyi bir filmdi, benim için Satıcı ayarında, o tatta bir filmdi, diyebilirim. İncir çekirdeğini doldurmayacak bir meseleden çıkan ağız dalaşının Lübnan'da iç savaş başlatma noktasına kadar büyümesini anlatan çok katmanlı bir hikayesi vardı...
Ön-yargılar, adalet, hakkaniyet, haysiyet gibi bir takım fazlasıyla Doğulu kavramların üzerinde incelikle duran, tahmin edemeyeceğimiz şekillerde bu mevzuları ustalıkla karşımıza çıkaran zekice kurgulanmış, güçlü ve etkili bir film.
 Farklı din ve etnik kökenlere mensup insanların birlikte yaşadığı tipik ateşli bir Ortadoğu ülkesi olan Lübnan'ın ne kadar bize benzer tarafları olduğunu düşündüm ve neden kendimi bildim bileli Batı'dan ziyade Doğu'ya yakın hissettiğimi bir kez daha hatırlamış oldum. Yakın zamanda Beyrut'u gezmeye gitmeyi çok istiyorum!

Sinemadan çıkışta biraz hava almak istedik ve Kadıköy'de bir şeyler yemeye karar verdik. Ama o akşam maç olduğunu unutmuşuz; trafikte tıkandık kaldık. Otobüs bizi Kızıltoprak'ta bırakınca epeyce yürümek zorunda kaldık, sonunda kalabalık ve gürültülü balık çarşısında boş bulduğumuz bir masaya oturduk. Birer soğuk bira söyledik hemen, arkadaşımız da yanımıza uğradı. Özlediğimiz lezzetler kalamar, karides, levrek marin yeşil salataya ne de yakıştı!

Keyifli bir gündü, ayaklarımız ağrıyarak eve döndük akşam.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder