(27 OCAK PAZARTESİ)
Bedensel Arzuları Aşağılama Yanılgısı
"Dünyevi hazlardan, arzu ve isteklerden arınmak lazım..." diyorlar- inanmayın.
Dünya-bezginleri onlar, tembel ot-kafalar!
Her kim, bedensel hazlara yüz çevirmeye çalışır ve dünyevi arzulardan kaçınmaya uğraşırsa, o kadar bastırmış olur kendi doğasını; her şeyin üstünde olan değiştirilemez doğasına karşı gelmek için boşu boşuna hırpalar kendini zavallıca...
Hiç kimse kurtaramaz kendini güç isteğinin, sahip olma arzusunun ve zevk alma arayışının boyunduruğundan- ölmedikçe.
Madem bu kadar çekilmek istiyorlar geriye, bu kadar içe dönmek niyetindeler- tez öldürsünler kendilerini. Toptan kurtuluş!
Bunun yerine yalnızca; bu saçma şehir hayatının bizi at gibi koşturmaya mecbur eden tüketim zincirini biraz olsun fark edebilsek ve hep diğer insanlarla kıyaslayadığımız güzelliğe, başarı ve mutluluğa ulaşmaya zorlayan bir sürü pislikten arınsak yeter.
İnsan hayvandır demiyorum- kat'iyen.
İnsan insandır, insanın doğası bellidir. Kıskançlık, öfke, nefret, yalan, korku, arzu, şehvet...hepsi insanın bir parçası, beğenmesek de.
Hatta birazcık düşündüğümüzde her birinin gerekli olduğunu; örneğin korku duygumuzun bizi evrim sürecinde hayatta tuttuğunu görebiliriz.
Hepimiz doğamızla koşullanmışız, bunu bir kabullenelim artık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder