Birkaç ay geçti böyle; biz hep birlikteydik.
Herkes bir arada parkta kalıyor, beraber hareket ediyor, yan yana yaşıyordu.
Orada herkes kendini çok rahat hissediyordu; sokak çocukları, evsizler, varoş tipler, teyzeler, alternatif gençler, kediler köpekler, tiyatrocular, müzisyenler, öğrenciler, hepsi çok mutluydu ağaçların altında. Hepimiz birden soyunuvermiş gibiydik ve artık tanımadığımız insanlar arasında yabancı değildik.
Sokaklar bizimdi!
İlk defa İstanbullu olmuştuk; bu şehirde yaşadığımıza seviniyorduk, bu insanlarla aynı mahallenin çocukları olduğumuza seviniyorduk, burada doğduğumuza lanet etmiyorduk...
Sokakları yaşayan şehirler hep güzel kokar; sokakta yemek yiyor, kitap okuyor, mahallemizi savunuyor, direnme nöbetini devralıyor, hatta ölülerimizi kendimiz gömüyorduk.

Güruh halinde ara sokaklardan meydanlara akıyor, sel gibi dalga dalga yayılıp büyüdükçe gürleşiyor, hep bir ağızdan bağırıyorduk: "Taksim bizim! İstanbul bizim!"İlk defa İstanbullu olmuştuk; bu şehirde yaşadığımıza seviniyorduk, bu insanlarla aynı mahallenin çocukları olduğumuza seviniyorduk, burada doğduğumuza lanet etmiyorduk...
Sokakları yaşayan şehirler hep güzel kokar; sokakta yemek yiyor, kitap okuyor, mahallemizi savunuyor, direnme nöbetini devralıyor, hatta ölülerimizi kendimiz gömüyorduk.

Muktedir aslında acizdi haklılığımız karşısında; silahların hepsi onlarda olsa da, onlar hepsi-biz tek!
Ölenler haklarını helal etsin, gözlerini kaybedenler, gururu kırılanlar, insanlıktan tiksinenler... Hiçbirimizin ama sanmıyorum ki umutları kaybedilmiş olsun.
İnsanlık onuru elbet galip gelecek!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder