(24 OCAK CUMA)
Okuduğum kitapta psikiyatr, güzel bir kadını sadece insan oluşuyla ele almanın zorluğuna ve önemine dikkat çeken Freud'u anımsıyor, hoş kadınların genelde boş kadınlar oldukları tezini savunuyor ve güzel insanların çok arkadaşları olmadığını, zira etraflarındaki herkesin bir şekilde onların doğuştan ödüllendirilmişliklerine karşı kendilerini ister istemez alıngan hissettiklerini vurguluyor.
Doğrusu; yalnızca güzel olduğu için ilgi çekmeye ve alkışlanmaya alışmış bir insan, çekiciliğini zamana feda edince artık insanlara sunacak pek bir şeyi kalmadığının farkına varıp afallayabilir. Çünkü bu arada başka bir özelliğini geliştirmeye gerek duymamış, zahmet etmemiştir. Hayatı boyunca kolayca sahip olduğu ilgiyi kaybedince yıkılması kaçınılmazdır.
Düşündüm de; ben hiç yanımdaki bir başka kadını kendimden daha çekici bulduğum için içten içe rahatsızlık duymadım onun varlığından, hep ben rahatsız eden oldum. Benim de fazla arkadaşım olmadı, ama birkaç kişi var ki gerçekten güveniyorum. Sanırım güzellik, tıpkı akıl gibi, aynı anda hem ödül hem ceza... Çok da önemsenmemesi gereken bir şey aslında!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder