13 Ocak 2014 Pazartesi

1663

(12 OCAK PAZAR)

Kimliksel İkilemli Pazar Günü

Arada bir düştüğüm kimliksel ikilemlerin su yüzüne çıktığı bu pazar günü, dayanılmaz baş ağrıları ve baskılanmış öfke duygusu ile yatakta huzursuz başladı.
Nasıl olduysa, sevinmeli mi garipsemeli miyim bu durumu bilmem ama, endişelerimin sönükleşmesi ve hevesimi geri kazanmamla huzurlu devam etti.

Ben gibi hissetmediğimden dem vurdum bu pazar, bazen ne yaptığım işe, ne sevdiğim adama ait hissetmediğimden yakındım; sanki başka bir yerde başkalarıyla bambaşka bir hayat sürmeliydim gibi geliyor. Son birkaç gündür art arda gördüğüm rüyalardan ağlayarak uyanınca fark ettim bunu; olmayı istediğim yerde değilim sanki... Ama bu şehri sevdiğimi çok iyi biliyorum, sokaklarını, pisliğini, gecelerini sevdiğim şehir!

İyi niyetli düşünmeye gayret ediyorum; sonuçta ben kendimi tanıyorum- hakikaten benim saldırgan kötümserliğimle başa çıkmak zor.
Uçurumlarıma bakmak kolay değil, güçlüler için bile, hatta benim için de...
Alevli sevişmeler, özenli kahvaltılar her şeyi iyileştirir, belki de. Belki hayat zaten bu kadar ciddiye alınacak bir şey değil aslında, hepimiz her an topun ağzında yaşıyoruz ve kimseye fazlaca gücenmek gerekmiyor bunu hatırlayınca. Herkes benim kadar zavallı muhtemelen, hepsi benim kadar güvensiz hissediyor ve aslında tutunacak taşlar arayanlar da buldum sanıyor, sonra hooop sürükleniyor akıntıyla birlikte.

Ne olursa olsun; hayat çok güzel ve ölüm o kadar kolay ki!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder