(27 TEMMUZ SALI)
Salgın başladığından beri tekrarladığım şikayetler; küçülen ve yalnızlaşan hayatlarımız, azalan paylaşım ve keyif duygusu, kaybedilen şehrimiz, sevdiğimiz ne varsa hepsi daha da azalarak yok oldu sanki.
Eskisi kadar gece eğlenmeye çıkmıyoruz diye dert yandığım günler şimdi komik bile geliyor bana, konserleri geçtim daha olgun aktiviteler saydığım sinema ve tiyatrodan dahi uzak kalmak zorunda olduğumuz kaç zaman geçti? En son hangi akşam bir arada keyifli ve kısıtsız bir sofraya oturup şarkı söyledik sahi? Zaten arkadaşlarımızın da hepsi uzaklara gitti...
Kendimi iyi hissettiren ufak tefek kaçamaklarım vardı daha geçen senelere kadar; bir partide tanıştığım insanlarla öylesine sohbet etmek, içkimi ısmarlayan bir adamla dans etmek ya da sadece gözlerinin içine bakmak, topuklu ayakkabılarımın caddede yankılanan seslerini duymak, kırmızı rujumun kadehteki izini yalamak...
Ben ben miyim hala?
Ben artık sosyal medya hesabımı kapatmış, kimseyle görüşmek istemeyen biriyim, etrafımda vakit geçirmek istediğim kimse bile kalmadı. Bunları geçtim, en basitinden akşamüstü kendime sütlü köpüklü bir kahve hazırlayıp içerken müzik dinlemek bile bir keyifti benim için ve ben aylardır bunu bile yapamıyorum. Hızlı yürüyemiyorum, nefesim tıkanmadan yoga yapamıyorum, yatakta ağrı çekmeden uyuyamıyorum.
Ben kimim artık?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder