(02 ARALIK PAZARTESİ)
Hastalıktan o kadar bitkin düştüm ki, Aralık ayına girdiğimizi bile idrak edemedim... Ne aylık planlar, ne yıl sonu hedefleri, ne yeni modellerin hiçbiriyle ilgilenemedim. Bugün inanılmaz tükenmiş hissettim kendimi, annemle tartışmak da üstüne tuz biber ekti. Çok basit bir sebepten yapmadığım bir şey için azarlanmaya tahammülüm kalmadı artık. Gerçekten kendime hakim olmakta zorlanıyorum ve sinir oluyorum şu vaziyete.
Onla tartıştıktan sonra sinirim yatışmadı birkaç saat, aslında bütün gün kötüydüm. Ağlamak geldi içimden; bu kadar basit bir mevzuda üzerime gelmekten vazgeçmediğini gördükçe. Ev işlerine sardım ben de; dolabımda bir eteğimi bulamayınca tüm kışlıkları henüz çıkarmadığımız aklıma geldi ve dolaplara giriştim. Yazlık tüm elbiseleri boyuna göre gamboçladım kaldırdım. Kışlık birkaç etek ve elbiseyi dolabıma astım, paltolarla montları düzenledim. Artık giyilmeyecek ince trençkotları, kot montları filan kaldırıp, atkı bere eldivenleri raflara dizdim.
Bu işlerden sonra yemek yapayım dedim, canım hiç çalışmak istemiyordu zaten. Yine sabah yogamı ihmal etmedim, nasıl enerji bulduysam... Banyodan sonra üşümeye başladım, hava güneşli ama sert. Akşam iyice kötüleyip kendimi bıraktım, burnum öyle tıkandı ki nefes alamaz oldum. Buğu yaptık, mentollü buhar soludum bir süre. Her şeyi denedim; tuzlu su, ıhlamur... Ama geçmek bilmedi, zor bir gece geçirdim kısacası.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder