(14 AĞUSTOS ÇARŞAMBA)
Bugün kahvaltıdan sonra biraz market alışverişi yapıp yola çıkıyoruz, Kaputaş'ta yüzmeyi istiyoruz. Fakat yaklaştıkça park etmiş arabaları görünce anlıyoruz ne kadar kalabalık olduğunu, zaten genel olarak şimdiye kadarki en dolu halinde Kaş. Haliyle Kaputaş da fazlasıyla kalabalık, en popüler plaj burası ne de olsa. Aslında benim en sevdiğim yer değildir, denizi dalgalı ve plajı kalabalık olduğundan tercih etmem normalde. Hava yine aşırı nemli ve basık, hem kapalı hem sıcak...
Denizde biraz açıldıktan sonra insan selinden uzakta daha iyi hissediyoruz, ama plajda herkesin konuşmasını duymak ve çakıllarda rahatsız oturmak hoşuma gitmiyor. Fazla kalmayıp akşamüstü dönüşe geçiyoruz; Budist tapınağı merdivenleri gibi çile merdivenlerini tırmanırken nefesim kesiliyor. Tatil değil sanki işkence, bu kadar zorlayıcı olmamalı diye düşünüyorum.
Sanıyorum bir daha sezonda Kaputaş'a gelmem, diyorum merkeze dönerken.
Akşam dolu olsalar da, çok sevdiğimiz vejeteryan restoranında akşamüstü yemeğe oturuyoruz. Parmesanlı patlıcan, Oburus kase ve falafel söylüyoruz, hepsi nefis. Bu sağlıklı ve lezzetli kaseler gerçekten hoşuma gidiyor.
Sonrasında otel odamızda Dark izliyoruz, adeta yemeklere ilaç katılmış gibi uyuya kalıyoruz. Saati kursak da uyanamıyoruz, kendime şaşıyorum doğrusu. Nasıl yorgun düşmüşsem artık, gece yarısı ancak uyanıp balkonda bira içerek dolunaya bakıyoruz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder