18 Ağustos 2019 Pazar

3703

(13 AĞUSTOS SALI)

Sabah yogamı bu kez balkonda deniyorum; en azından havadar ama tabi yine demirlere ayağımı çarpma riski var. Yine de tamamladığım için gurur duyuyorum kendimle, sonrasında kahvaltı terasta.
Normalde daha sempatik ve saygılı bulduğum otel işletmecileri bu kez bize biraz daha alakası az gibi geliyorlar. Açıkçası duşun tavanının akması ve kahvaltıda omlet yapamıyoruz denmesi pek hoşumuza gitmedi, sanırım bir dahaki sefere burada kalmayı tercih etmem.
Zor memnun olan biri gibi görünmek istemem ama; aşırı sıcak ve çok fazlasıyla kalabalık gerçekten. Puslu basıl ve nemli, tam bir Vietnam havası var Kaş'ta. Şimdiye dek görmediğim kadar çok araba var yollarda ve hatta trafik oluşmuş. Normalde buranın kemikleşmiş yabancı turist, genç ve sofistike kitlesinin yanında bu sene ilk defa alakasız tipler görüyorum. Gelenlere göre de mekanlar ayar düşürmüş; ilk kez eskiden çok sevdiğim barda Türkçe pop çaldığını duydum.
İlk gün yüzerken carettaya denk gelmiştik, bugün de kalamar gördüm tam oldu. İşte bu denizin güzelliği, doğasının bakirliği bizi buraya çeken şey. Hala bozulmadan kalan...
Sahilde Einstein okumaya konsantre olmak kolay değil bu arada, hele ki aşırı tatlı uyuyan ve oynayan yavru kediler varken.
Akşam yemeğini yine herhangi bir yerde yedikten sonra amfi tiyatroya geçiyoruz, şampanyamızı açıp yıldızlara bakarak Can Yücel'den şiirler okuyoruz. Buna bayılıyorum işte!
Odaya dönerken Elmalı'da bir çiftlikte yapılan keçi sütlü muhteşem dondurmadan alıp, yatakta Dark'ın yeni bölümlerini seyrediyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder