Elbette çalışacak halde değilim, pazar günüm mahvoldu öfkeden, gece de hiç uyuyamadım.
Öğlene kadar evde oyalanıp, çamaşır bulaşıp toplayıp kendime gelmeye çalıştım ve tabi ki saatlerce kavga ettim içimden o nankör köpeklerle.
Bu hadsizlere haddini bildirmeden bana rahat yok!
Öğleden sonra yine yağmurlu ve soğuk havada Kadıköy'e gittim annemle, kadıncağız zaten benden beter hasta olmuş bunlar yüzünden, biraz da onun havası değişsin istedim.
Beğendiğim bir kazak vardı, onu örmek için yün seçtik, yeni bir nakışlı nevresim takımı aldım, derken yavaş yavaş sakinleşip normale döndüm gün içinde...
Öyle bir noktadayım ki hiç kimse gözüme yok-annem de aynı şekilde-tepemiz attı bir kere, sonuna geldik bu işin artık...
Ya özür dileyecekler benden ve eşimden, ki özürle affedilecek bir şey değil ama yine de samimiyetsiz bir barış sağlanacak, yahut öldü kabul edeceğim artık gözümde beş kuruş değeri kalmayan aptal kuzenimi ve adını ağzıma almayacağım bundan sonra.
Ne düğününe giderim ne cenazesine ve bir şey eksilmez benim hayatımdan!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder