16 Ekim 2015 Cuma

2305

(15 EKİM PERŞEMBE)

Bugün mülakata gidiyorum-heyecanlı!
Biraz gerginim, bu tip şeyler beni hep huzursuz eder.
Hava da rüzgarlı, parçalı Güneşli.

Deniz kokusu alarak Beşiktaş'a geçiyoruz, oradan okula.
Sınıfın önünde bekleyenler, konuşanlar...
Vakit gelince sıralara oturuyoruz.

Bembeyaz boş sınıflar ne ruhsuz-burası okul gibi değil hiç!
Benim okulumda pencereden deniz görünürdü, burada şehrin gürültüsü...
Hocamız gençten agresif bir adam, bizi biraz korkutmaya çalışıyor sanki baştan.

Bir a 4 sayfasına hayallerimizi kutucuklara sığdırmaya çalışarak yazdıktan sonra çıkıyoruz okuldan.
Dışarısı hareketli, vızır vızır minibüsler, otobüsler, insanlar...
Öğleden sonrası için planım Eminönü alışverişiydi, kaos beni çağırıyor!

Yeni Cami önünde bir banka oturuyorum, beklerken dergime sığınıyorum.
Yanıma baş örtülü sessiz kadınlar, Arapça ve Kürtçe konuşan aileler geliyor, sıkışıyoruz.
Suriyeli ve Türk, Kürt, Çingene dilenci çocuklar mendil, kalem, çiçekli taç satıyor.

İçim daralınca kalkıp Mısır Çarşısı'na yürüyorum; etrafta bir güvercin telaşı...
Yeşildirek tarafına çıkıyorum kalabalıkları yara yara, itiş kakış.
Yan yana tuhafiyecilere uğrayıp rengarenk danteller, kurdeleler dünyasına dalıyorum.

Alacağımı ve alacağımdan fazlasını aldıktan sonra başım tutunca anlıyorum ki acıkmışım.
Yorulmuşum da- eve dönmek istiyorum; ev karşı yakada.
Vapuru yakalayıp Kadıköy'e geçince bir rahatlıyorum.

Bu serin Ekim günü kendine daha neler sığdıracak?
Akşam Müsahipzade sahnesinde Ayaktakımı Arasında oyununa biletimiz var.
Sisler içerisinde başlayan uzun oyunda Gorki, devrimden sonra Rus toplumunun travmalarını en dipteki insanların ağzından anlatıyor.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder