25 Mart 2015 Çarşamba

2097

(21 MART CUMARTESİ)

Ekinoks, aşk ve Hindistan!
Kime niyet kime kısmet!
Bambaşka bir diyarda; peyniri henüz keşfetmemiş çirkin ve naif insanlar arasındayız! Burada her şey mümkün; sokağa işemek ve tükürmek serbest, çıplak ayak gezmek hiç abes değil. Çıplak ayakla yürürken kazılmış, çamurlu sokaklarda inek pisliğine basmak da iğrenç sayılmıyor.
Yemyeşil dev parkları var; düz boş alanları fazla ve bu parklar şehrin belki de tapınaklardan sonra en temiz, en bakımlı yerleri. Kocaman rengarenk yıldız çiçekler, ve şaşırtıcı boylara varmış ateş çiçekleri her yerde, ağaçlar daha bir vahşi ve buralarda göremeyeceğimiz kadar büyümüş. 
Parklarda bolca sincap, yol kenarlarında sinsi maymunlar, her yerde domuzlar, genelde ana yollara çökmüş yatan öküzler ve ağaçlarda alıcı kuşlar, hatta arada baykuş görebilirsiniz.
Babür hanedan sülalesini ezberledik; burası da 16.yy. Babür şahı Hümayun'un mezarı.
Ağaç gövdeleri bizim Ege'nin zeytinlerinden bile daha dolambaçlı...
Her gün bindiğimiz metro istasyonu "JahangirPur" ile dalga geçiyoruz; buranın da Cihangir'i burası işte! Mimaride Türk-Moğol etkisi fazlasıyla fark ediliyor, Babür hanedanı sayesinde mezarlarda, anıtlarda hep Selçuklu motifleri, yıldızlı süslemeler görülüyor. Zaten TajMahal da bunun en mükemmel örneği.
Bu cumartesi, Bahai dininin modern Lotus tapınağını görmeye gittik. Sıcak başımıza vurmuş vaziyette uzunca bir kuyruğa girip ayakkabılarımızı çıkarmak gerekti. Bahailik, 19.yy. İran'ında ortaya çıkan yeni bir din ve kurtarıcı Mesih fikri etrafında şekilleniyor. Dünyanın her yanında tahmin edemeyeceğiniz kadar çok takipçisi varmış, şaşırdım.
Hayat zaten doğuda tamamen din ve gelenekler üzerinden yürüyor, bunu bir kez daha idrak ettik. Cemaatler sosyal grupları belirliyor ve ilişkiler bu yolla kuruluyor. Yiyecek ekmeği zor bulan bu insanlar nasıl daha fazla ara kazanıp hayat standartlarını yükselteceklerini değil de, mesela hangi tanrıya hangi bayramda ne sunmaları gerektiğini filan düşünüyorlar. 
Ha bir de en bombası; burada yabancılara bayılıyorlar! Turistlerle fotoğraf çektirmek isteyenler etrafımızdan ayrılmıyor, adeta bir fotoğraf için yalvarıyorlar biz de kıramıyoruz tabi. 
Neredeyse Afrika koşullarında, akıl almayacak derecede pis ve sağlıksız ortamlarda, ölmeyecek kadar para ile geçinen bu insanlar sanırım tanıdığım en neşeli insanlar!
Bu taşkın enerjiyle birileri bir şeyler yapmalı, gerçekten...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder