Uykusuz ve akşamki rakıdan kalma, bir parça ekmeğin üstüne peynir sürüp kedi gibi ağzıma aldım çıktım. Vapurda tıklım tıkış oturup dergi okudum, yanımdaki kadına da okuttum. Hava soğumasına ve kapalı olmasına rağmen bana iyi geldi; meydandan Elmadağ tarafına yürürken tazelenmiş hissettim. Hindistan Konsolosluğu'na çıkıp biraz da heyecanla sıramı beklemeye koyuldum. Bu arada telefonda tuhaf ses tonuyla beni güldüren ve "görüşmek dileğiyle" kapatan vizeci çocukla biraz muhabbete girdim. Açık mavi pantolonu, parlak sarı montu ve bayan reyonundan aldığı spor ayakkabılarıyla pek sevimli, cins bir tip... Önce bir posta evrakımızı inceleyen Tatar suratlı hanım tarafından azarlandıktan sonra; kameraya kazık gibi poz verme ve parmak izi bırakma gibi türlü acayip aşamaları sırayla ve sabırla geçtim. Öğlen üzeri eve dönüş yolunda rahatlamış olmanın rehavetiyle Fazıl Say'ın İlk Şarkılar'ını dinlemeye daldım.
Bahar mezarına gömsünler sizi
Yapraklar gibi buluştunuzdu
Kokular gibi seviştinizdi
Akaşmüstü de son birkaç zorlayıcı haftayı unutturan çok güzel bir haberle sevindim!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder