25 Eylül 2014 Perşembe

1920

Bugün otomatiğe bağlamış gibi akşamüstüne kadar hızla çalıştım, oturduğum yerden pek kalkmadığımdan sırtım ağrımaya başladı öğleden sonra. Kim olduğumu ne yaptığımı hatırlamaya fırsat kalmıyor bazen elimdeki işi bitirmeye çalışırken...

Akşama doğru dışarı çıkmaya karar verdim, Fenerbahçe Parkı'na gidip yürürüm dedim ama park da çok küçül geldi. 2 tur atıp sıkıldım, çıkıp marina boyunca yürüdüm. Batan Güneş'e çevirdim başımı, öbür tarafımda çünkü sıkıcı Midpoint müşterileri oturuyordu. Baktım da; kimse yürümek veya koşmak istemiyordu. Herkesin ortak talebi sadece oturmak, boş konuşmak ve aynı yemekleri yemekten ibaretti-üstelik hemen hemen aynı kıyafetleri giymekteydiler. Eminim benzer işlerden az önce çıkmışlardı ve arabayla gelmişlerdi Fenerbahçe sahiline. Yol boyunca valeler dolu zira.

Parka tekrar girip birkaç tur daha döndüm, yürürken de asırlık sakız ağacının altında, bundan yıllar yıllar evvel ilk öpüştüğüm geceyi anımsadım. Hatırlamamak mümkün mü?

O vakitler park çok daha büyük gelirdi bana, hayat çok daha enteresan ve keşfedilecek şeyler çoktu. İnsanlar yine uzaktı belki ama, bir tanesi bana benden yakındı. Bir Yavuz Çetin konseri çıkışı gelmiştik Fenerbahçe Parkı'na. hangi elbisemi giydiğimi bile hatırlıyorum 13 sene önce bir Haziran gecesi... Yaz esintisini anımsıyorum, başımı nasıl omzuna yasladığımı ve göz kalemimin aktığını...

Bu akşam parktaki masalarda piknik yapan birkaç insana bakarak yürürken seni özledim. Sanki bu yaz hiç sahilde oturmamışız gibi geldi bir an-sanki yeterince tadını çıkaramadık. Bilirsin; benim huyum bu. :)

En sevmediğin huyum; hiçbir zaman elimdekiyle yetinmeyişim. Eve dönünce senle konuşmak istedim ama yarına erteledim; hissettiklerimi anlatsam saçma geleceğini düşündüm çünkü. Derken sen arayıverdin-o zaman söyledim işte; "Birlikte yarın akşam sahilde veya parkta oturup uzun uzun öpüşelim mi?" 

Bu kez de hava muhalefeti- nazını çok sevdiğim Eylül girdi aramıza: "Yarın hava 10 derece birden soğuyacakmış, yağmur yağacakmış." 

Olsun varsın-kısmet değilmiş!
Ne diyelim, belki o ilk öpüşme ilk ve tekti... Belki de büyüdükten sonra, yıllar sonra da biz seninle en az o ilk seferki kadar güzel öpüştük... Yine sahilde, yine sahilin olduğundan daha büyük geldiği bir sarhoş gecede, dudaklarımız buruşana kadar öpüşmüştük... Sigara içtikten sonra bile-benim için bir istisna yapmıştın-limanın burnundaki duvara dayanıp öpüşmüştük...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder