Schopenhauer Papağanının Düşündürdükleri
Schopenhauer-Kur'ü okurken düşündüm de geçen gece yarısı; aslında insanlarla iletişime geçmekten kaçınan Philip karakterinin çok da terapiye ihtiyacı yok-insanlığın kalanını tedavi etsek yeridir.
Sonuçta; ruh hastalarıyla kımıldanan bir kalabalık içinde kabul edilmek pek de sağlık göstergesi sayılamaz.
Elbette hemen her soruya cevap verirken Schopenhauer'den alıntılar yapan Philip'in papağan vaziyeti pek sevimli değil, sindirmemiş gibi henüz yediği yemeği.
Hele de; hayatının ikinci yarısını inşa ettiği bütün bu prensipler sırf sevilmeyen çocukluğunun getirisi, incinme korkusundan kaynaklanıyor ise durumu pek zavallı olur.
Yok eğer sevilmeye ihtiyaç duymuyor, belki de insani ilişkileri ekseriyetle menfaatçi ve tiksinç buluyorsa ne ala-insanı aşmak için bir adım atmayı başarmış demektir. Çalışan her kafanın temel hedefi değil mi zaten, insanı aşmak?
Böyle bir gücü "topluma kazandırmayı" amaçlayan tedavi Clockwork Orange misali bir lobotomi olur ancak.
Tertemiz, buz gibi dağ havasının tadını çıkarabilmek için biraz daha büyümemiz gerek...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder