(11 EYLÜL PERŞEMBE)
Sürpriz
Gündüz mesaj attığında bir heyecanlanmıştım zaten: "Öğlen yemek yeme, akşam birlikte yeriz."
Bir şeyler planladığını anlamıştım bu akşam için ve içten içe sebebinin tam da vereceğin bu güzel haber olduğunu ummuştum, sorunca: "Arabayı alabilir miyiz?" diye.
Akşama doğru buluşuncaya kadar bir yandan elimdeki ayakkabıyı hızla bitirmeye çalışırken düşünüp durdum; sesin pek de neşeli gelmiyordu aslında: "Yoksa olumsuz bir cevap aldı da bambaşka şeyler mi planlıyor?" Kendimi alamadım birkaç saat umutlu-umutsuz ikircikli hislerden...
Arabaya binerken yüzüne bakmaya çekiniyordum, özellikle de yolda insanların ortalama 6 ayda iş bulduklarından filan bahsettiğinde umutlarımı bastırmam gerektiğine karar vermiştim artık. Belki de, hayal kırıklığını ağır yaşamamak için hoş bir akşam geçirmeye ihtiyaç duymuştun?
Yolun bizi nereye götürdüğünü fark ettiğimde biraz da çekinerek, "Nereye geldiğimizi anladım..." dedim. "Ama işe girince getirirsin beni demiştim Tokat Kebabı yemeye..."
Bir sessizlik anında bana döndün, "Girdim." dedin.
İnanamayıp tekrar sordum: "3 saniye içinde doğruyu söylemek zorundasın!" dedim.
3 saniye sonra aynısını tekrarladın: sonunda 5 aydır birkaç kez görüşüp cevap beklediğin işe kabul edilmiştin!
Önden 2şer fındık lahmacun ve 2 kişilik olduğu iddia edilen dev Tokat kebabı söyledik. En az ilk yediğimiz kadar enfesti; domates sosuyla ıslanmış lavaş üstüne dizilmiş kuyuda pişmiş kuzu eti, resim gibi sıra sıra patlıcanlar, biberler, patates dilimleri ve yumuşayıp tatlı tatlı olmuş 3 baş sarımsak...
Parmaklarımızı yalayarak yerken bir yandan, yeni işinin senden neler beklediğinden ve ayrı kalacağımız zamanlarda nasıl birlikteliğimizi koruyabileceğimizden konuştuk arada. Akşam eve şişmiş ve mayışmış halde dönerken endişeleri bir kenara atmış ve bu güzel haberin tadını çıkarmaya başlamıştık bile...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder