Karasız Yaz Sonu-İkircikli Güz Başı Sendromları
Erken başlayan ve kısmen daha az kalabalık bir Eminönü turuna çıkmak üzere vapura bindik. Hava kapalı, her an yağacak yahut da birden açıp ısınıverecek gibi, gitti geldi bütün gün. İkimiz de dün çıkan huzursuzluğun kalıntılarıyla biraz suratsız ve keyifsiz çıktık yola. Yol boyunca da ara ara hep açılacaktı aynı konular, kopuk kopuk ortaya dökülen bastırılmış duygular.
Kah elini tutmak istemeyerek, kah elini belime atmana çok sevinerek, bir acayip gelgitli hallerde tırmanıp kıvrıldım ara sokaklarında Mahmutpaşa'nın. Kimsenin aklına gelmeyecek köşelere sıkıştırılmış onlarca dükkanın tavana kadar raflarına dizili yüzlerce çeşit gelinlik danteller, top top işli gipürler arasından belli bir tanesini aradık 2 saat boyunca. Uzakdoğu'dan getirilen ve satıcının tabiriyle çelik kasada saklanan elimizdeki gipürün aynısını biraz zor da olsa bulduk.
Baktık yorulmuşuz ama daha boncuk ve boya almamız gerekiyor. İşte yıllardır uğramadığım meşhur Hakikat yerli yerinde duruyor. Okula yeni başlayan çocukların sırt çantaları, güzel sanatları kazanan yeniyetme çizerlerin fırçaları ve trilinleri hep raflarda yeni okul sezonunu bekliyor. Birkaç şişe renk doldurup poşetimize, çıkıyoruz hemen karşıdaki köfteciye oturmak için. Birer porsiyon köfte, ortaya bir piyaz söylüyoruz.
Söylenecekler tükenmeyince bir türlü, Karaköy'de oturup birer çay içiyoruz. Çaylar bulanık ve pahalı, konuştuklarımız tedaviden ziyade yaralayıcı.
Birden pişman olup çok üzülüyorum seni böyle dert sahibi yaptığıma, karşımda kendini anlatmak için nasıl çırpındığını görünce. Yoksa bütün sorunların kaynağı ben miyim? Acaba ben sandığımdan fazla zor biri miyim, çekilmez miyim? Kadıköy vapurunu yakalarken yağmur atıştırıyor.
Moda tarafında birer bira içmeye oturuyoruz geçen senelerde çok popülerleşen mekanlardan birine. Weihenstepaner bulunca hemen birer bardak istiyorsun. 11. yüzyıl Hristiyan keşişlerinin tadı siniyor damaklarımıza. "Ben eve gidince düşüneceğim bu akşam biraz" diyorsun pek de hazzetmediğim şekilde. Zira o düşüncelerin pek iyi olmuyor genelde-"Sana hak vermek istiyorum çünkü" diyorsun. Umarım hak verirsin, çok da haksız sayılmam çünkü biliyorsun. Ben sadece fazla aklımda tutuyorum her şeyi ve katlanamıyorum herkesin katlandığı küçük şeylere-ne kadar beyaz olduğumu ve alerjik doğduğumu da biliyorsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder