16 Eylül 2014 Salı

1911

Bir iki yıldır gitmiyordum Büyükada'ya; fazla kalabalık ve turistik diye pek de sevmiyordum. Bu akşamüstü bir gidelim dedik, havanın acayip rüzgarlı olmasına aldırmadan spor ayakkabılarımızı giyip Aya Yorgi'ye tırmanmaya kalkıştık. Kan ter içinde sahile geri inerken yine sanki daha önce hiç bilmediğimiz yollara saptık ve dehşet güzel ahşap köşklere rastladık.

Birer köfte, ortaya bir piyaz söyledik çarşıda yeni açılmış olduğunu tahmin ettiğim küçük köfteciye oturup. Yan masaya gelinle damat geldi, acı biberlerden konuştuk. Son motora yetişip karşı kıyıya geçerken kışı aratmayacak kadar üşüyüp rüzgarda tutulduk.

Şimdi tam sıcacık bir kahve zamanı, yatmadan önce, kitabı da bitireyim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder