26 Kasım 2012 Pazartesi

1249

(24 KASIM CUMARTESİ)

Kendimi çok güzel hissederek hazırlanıp evden çıktığım bu cumartesi günü,hava daha yolda mızıkçılık yapıp yağmaya başladı. Üstelik ben kendisine güvenmiş de şemsiyesiz, deri ceketle çıkıvermiştim!

Tahminimden biraz soğuk, epeyce ıslak ve kesinlikle daha uzun geçen bu rutin-bozan cumartesiye biz-ikisi Güney yarımküreden gelen genç kızlar olmak üzere- Cihangir'in meşhur Van kahvaltısı ile ağır bir başlangıç yaptık: tahinli cevizli yumurtayı sevebileceği aklıma gelmezdi, fakat leziz bir sürpriz oldu, ayrıca daha önce herhangi bir yerde masayı bu kadar donattığımı hiç hatırlamıyorum!



Ardından üşengeç bacaklarımızı kaldırıp Harbiye'ye vardık ve çok metodik biçimde çağdaş sanat fuarı denen şeyi alt kattan itina ile gezmeye başladık. Toplamda 4 saati geçkin bir süre ayırarak ayaklarımıza isyan ettirdiğimiz bu sergide, kimine hiç anlam veremediğimiz, kimine yalnızca şaşırıp geçtiğimiz onlarca işin arasında gözümüze çarpan birkaç tanesinden epeyce etkilendik.


"ben"

"annem"
Esra Rotthoff'un müthiş ekspresif "aile portreleri"...

dekonstrükte edilmiş kadın

Daron Mouradian'ın gözlerimizi esir eden masalsı işleri...

İhsan Oktay Anar'ı anımsatan resimleri...

Ortadoğu'dan çıkan her zamanki gibi "içli sanat"

Kalp denizi

Yunanlı birinden balıklar...

Adeta balık istilası

Etkileyici heykeller...

Yaralı topuklar ve ıslak bacaklarla sonlanan günün akşamını evde battaniyeyi kedilerle paylaşarak geçirmeye karar verdik, yanına da bir film söyledik: Copacabana.

Ne hoş bir değişiklik oldu!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder