Eski Defterleri Açmak:
Eski defterleri açtım demin, biraz boş vaktim vardı aslında, ama sebebim yoktu hiç.
Çoğunun yarısından fazlası dolu, arada bazı sayfalar boş kalmış, bir de son sayfalara dokunulmamış. Hiçbirinde düzen yok; mitoloji parçalarıyla başlayıp, İstanbul tarihi ile devam ederken birden araya ayakkabı eskizleri ve deri hesapları filan giriyor, sonra bakıyorsun birkaç yemek tarifi, okunacak kitaplar akılda kalsın diye bir liste çıkıveriyor.
Eski defterleri açmak hep bir parça buruktur, cesaret ister. iki yıl evvel içimde kıpır kıpır bir kuş, ben o kuşu zor zapt ederek yazmışım birkaç sayfayı, seni yazmışım, bizi yazmışım, içimden gelenleri yazmışım, beni endişelendirenleri yazmışım...
"Eski defterleri açma!" denir ya tartışmalarda, ben demin hiçbiri tam bitmemiş, inceli kalınlı, ikisi düz sayfalı kara kaplı, biri kareli, biri çizgili, biri çok süslü 6 eski defteri karıştırdım. Bir yerin adresini not almışım, korktuğum işte o sayfada başıma geldi: beraber gideriz diye umduğum bir Ermeni meyhanesi, bana başımdan kaynar sular dökülen bir anı hatırlatıverdi.
Bir gün daha fazla vakit ayırıp eski defterlere iyice bakıp elemem lazım; bazı sayfalarını yırtmak, bazılarını seçip saklamak, bir kaç rahatsız edici anıyı çöpe atıp geleceğe yeni hevesler besleyebilmek, yeni planlar kurabilmek için...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder