(7 EKİM CUMARTESİ)
Bu hafta sonu bir şey paylamadan, kendimize de vakit ayıramadan ve rahatlayamadan geçti.
Vera iki kere kriz geçirdi; aslında parka gittik ve çok mutluydular, ama bahçeden eve girmek istemedi ve ağlamaya başladı. Öğlen uykusu gecikince bez değiştirmek üstünü çıkarmak büyük meseleye dönüştü, sonunda bizim yatağımızda çıplak uyuya kaldı. Sürekli düşmesin, üşümesin diye çıkıp onu kontrol etmekten ben de rahat edemedim aşağıda. Yatağına yatırırken ağlayınca leyla uyandı, neyse ki tekrar uyudu ve çok geç kalktı. Akşam yemeğinden sonra da kendi aralarında oynarken bir sebepten ağlama krizine girdi yine, ben sabrımı yitirdim. Ufak dozda da olsa şiddet sayılacak bir hareket yaptım ve Leyla'nın yumuşacık kalbini kırdım. İçime işledi, özür diledim.
Zor bir akşamdı, daha da zorlaştı. Bu sefer de kendisi için hiçbir şey yapamadığını haykıran öfkeli bir partnerle yüzleşmek zorunda kaldım. İçinde bir şeylerin öldüğünü, sadece görevlerini yerine getirdiğini söylerken benim de içimde bir şeylerin öldüğünü hissettim. Kırıldım, soğudum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder