31 Temmuz 2017 Pazartesi

2955

(27 TEMMUZ PERŞEMBE)

Birkaç haftadan sonra uykumu almış uyandım, serin bir odada uyumanın tadını çıkardık dün gece. Şehirde sıcak çekilmiyor, burası da fazlasıyla nemi olduğu halde bir esinti var en azından, deniz havası ne de olsa.
Kahvaltıya bahçeye oturduk ve arsız kedileri salam peynirle besledik önce. En çok erik reçeli ve kaymağını beğendim, kahvaltı sakin ortamda lezzetli ve tatmin ediciydi. Otel çalışanları zaten genç ve görgülü insanlar, biraz sohbet edince yapının 1920lerden kalma bir Rum evi olduğunu öğrendim. Çatı katında deniz manzaralı suit odası varmış, bir dahakine orada kalmak isterim...
Biraz dolanıp Splendid Otel'in altındaki cafede birer çilekli limonata içtikten sonra dönüşe geçiyoruz. Bu kadar bayıltıcı sıcak olmasa belki daha çok yürüyebilirdik ama ne mümkün.
Akşamüstü eve varıp kendimize gelmek için banyoya giriyoruz, bugün sağanak yağışlı veriyordu hava durumu. Akşama doğru hava birden kararınca yağmur geliyor, diyoruz.
Geliyor ama ne biçim geliyor-bir saat içinde günlük güneşlikken hava kapkara olup gürlemeye başlıyor, birden fırtına çıkıp balkondaki saksıları deviriyor, aniden öyle bir dolu bastırıyor ki korkuyoruz!
Salon cephesine takır takır vuran elma kadar dolu taneleri panjurları, balkon camlarını kırdıkça eyvah şimdi de salon camları inerse ne yaparız diye düşünerek izliyoruz. Göz gözü görmüyor gerçi, sadece tak tak cama vuran dolu sesini dinliyoruz birkaç dakika.
Ardından bir de bakıyoruz ki yan binaların camları kırılmış, herkesin panjurları delinmiş, uçmuş...
Arabada hasar var mı diye meraktan ölüyor ama aşağı inemiyoruz. Yandaki arabanın camı inmiş çünkü, bir anda herkes kıyamet fotoğrafları paylaşmaya başlıyor sosyal medyada.
Resmen Amerika kasırgalarına döndü ortalık!
Akşamın geç vaktinde yağmur dinince anne annemin evine ve bizim eve bakmaya geliyoruz, ama hasar yok buralarda. En beteri annemin mahallesinde olmuş belli ki, arabanın tavanında da göçükler olsa bile beklediğim kadar kötü değil.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder