17 Temmuz 2017 Pazartesi

2944

(16 TEMMUZ PAZAR)

Çok kötü geçti gece, yatağımıza gelen sevimli kediye rağmen.
Zaten aklımda hep hayal kırıklığı ve mutsuzluklarımla uykuya dalmaya çalıştığım için önce uyuyamadım, gece yarısı selalar başladı birbiri ardına, göle inip alem yapan kıroların müzik ve silah sesleri geldi sabaha kadar...
Yün yorganlar ağır geldi terlemiş uyandım, camı açınca sinek girdi ve kediyi eve almış olmanın huzursuzluğuyla gece kaç kere kalkıp çişini kakasını yapmış mı diye kontrol ettim.
Derken sabahı ettik, uykusuz ve canım sıkkın başladım güne, yine istemediğim bir şeyleri yapmaya mecbur hissederek. Bu kapana kısılmışlık hissinden kurtulamıyorum son aylarda, hep robot gibi sanki, yapmam gereken işleri yapıyorum sadece. Beni rahatlatan veya gerçekten mutlu eden şeylere vakit ya da fırsat bulabildiğim öyle nadir ki...
Neyse, eşim arkadaşlarını kahvaltıya çağırmıştı, onları karşılayıp soframızı kurduk hemen. Bir sürü peynirler, börekler getirmişler sağ olsunlar. Bebek beklediklerini öğrendik, dolayısıyla muhabbet hep bu mevzuda döndü durdu; sağlık sigortası ve doktor kontrolleri, hamilelik sendromlar vs...
Tabi bir yandan da kendi hayallerimi nasıl gerçekleştireceğimi düşündüm durdum.
Öğleden sonra eve dönmek zorundaydık, akşamüstü eşimin yurt dışı uçuşu vardı. Acilen valizini hazırlayıp apar topar onu yolcu ettikten sonra ben de biraz rahatlamak için bir film açtım. Hiçbir şey yapmak gelmiyordu içimden, yorgundum zaten, film seyredip bir şeyler atıştırdıktan sonra biraz uyuya kaldım.
Akşama doğru daha iyi hissedince annemle buluşup hep gittiğimiz pastaneye oturduk, anne kız konuşmak iyi geldi. Her zaman bana iyi gelen tek şey bu galiba...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder