(26 TEMMUZ ÇARŞAMBA)
Bugün kaçamak planımız var-annemle adaya gidiyoruz!
Geçen hafta niyetlenmiştik ama sel götürmüştü ortalığı, bugün ise aşırı sıcak ve nemli.
Öğleden sonra hazırlanıp vapura biniyoruz, ikimizin de ihtiyacı vardı bu değişikliğe, ikimize de çok iyi gelecek.
Büyükada'ya olan ön-yargıma rağmen gezesim var, yeni açılan bir kaç yeri de keşfetmek istiyordum.
Fakat bu havada fazla yürümek imkansız, dondurma gibi eriyoruz resmen yollarda.
Bir soğuk kahve molası verelim diyoruz, ama bu cafenin ice lattesi berbat. Neden böyle bir işletme açar ki insan? Her şey özensiz ve pis.
Hemen kalkıp başka bir yakın yerde karar kılıyoruz, öğlen yemeğini geçiştirdiğimiz için tost söylüyoruz. Hemen herkeste sanki bir salaşlık, boşvermişlik hakim.
Otelimize doğru yürürken kedileri besliyoruz, yanımda mamayla geldim adaya. Tatlı yavrular var, kiminin tek gözü kör, içim acıyor...
Sergüzeşt otel çok güzel, tertemiz ve modern dekore edilmiş. Odalar küçük ama ferah, yüksek tavanlı eski bir konak burası, restorasyonuna 1 yıl harcamışlar.
Biraz dinlendikten sonra yemek için tekrar sahilde iniyoruz, aslında aklımdaki restoran epey yukarıda kalıyor, onca yolu göze alamayınca Lido'ya oturuyoruz.
Canımız fena deniz ürünleri çekiyordu; midye tava, kalamar tava, tereyağında karides söylüyoruz. Bir şişe buz gibi beyaz şarap eşliğinde keyfimize diyecek yok. Püfür püfür de esiyor...
Anne kız otele dönerken neşeliyiz, gülüp duruyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder