(24 HAZİRAN CUMARTESİ)
Sıcaktan bunalmış ve yine aklıma düşen işle ilgili streslerle uyandım, tekrar uyumak istedim.
Temmuz Ağustos buralarda zorlayıcı, gece bile serinlemiyor hava. Kahvaltıyı geç yaptıktan sonra yine denize girmeye aşağı indik; artık kanka olduğumuz genç garson çocuk da Mimar Sinan'da arkeoloji okuyormuş.
Tatiller bir şeyleri sorgulamak için de iyi fırsatlar oluyor bir yandan-dönüşte hayatımla ne yapmak istediklerimi planlamak ve kendime biraz uzaktan bakmak ihtiyacım varmış benim de.
Farkına varmak daha kolay oluyor sanki her şeyin; paylaştığım instagram hikaye videolarının hepsini izleyen, ama aslında benle bir süredir görüşmeyen akrabalarımın bu çocuksu davranışı bana her şeyin çok basit olduğunu hatırlatıyor bir kez daha. İnsanları fazla önemseyip büyütmeye hiç gerek yok aslında!
Gözlemler ve dedikodulara gelince: geçen akşam eşimin eski iş arkadaşı ile karşılaşmıştık ya-onlarla sohbetimiz esnasında çok ince gözlemler yapan zeki arkadaşımın tespitleri beni benden aldı. Bu kadar mı görür bir insan her şeyi, herkesi? Helal olsun!
Kendilerini modern ve sanatsever olarak anlatan bu çiftin satın aldıkları Mevlana resminin vasatlığından girdi, benim saraylılığımdan çıktı-hem güldürdü, hem açık sözlülüğüne hayran bıraktı.
Akşam boyunca eşimin her şeyi bilen, çok görgülü ve entelektüel olduğunu tekrar edip duran kadıncağızın birden kocası tarafından herkesin içinde fena bozulması, dominant tavırları olduğu halde kocasından azar yeyince susup kala kalması aklı başında insanlar için ibretlik detaylardı...
Son akşamımızda Kaş'ın en iyi puanları almış eski meyhanelerinden biri Nereid'te yer ayırttık. Bir şişe beyaz şarap açtırıp ıstakoz söğüş, maydanozlu narlı salata, erikli haydari, somon pastırmalı paçanga, ahtapot tandır ve sebzeli kalamarlı lavinya söyledik. Buranın menüsü değişik lezzetlerle dolu, biraz fazla kızartma olması bana ağır gelse de hoşumuza gitti diyebilirim.
Son gecemizi de dizi izleyerek balkon sefasıyla geçiriyoruz, yarın ayrılıyoruz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder