5 Haziran 2017 Pazartesi

2900

(02 HAZİRAN CUMA)

"Akşam yemeğini adada yiyelim mi?" diye soran eşimin teklifini reddedemedim. Ne güze bir fikir!
Motoru kaçırmamak için erkenden evden çıkıp Bostancı'ya vardım, beklerken epeydir görüşmediğim okuldan bir arkadaşıma telefon açtım.
Mavi elbisem, çiçekli ayakkabılarım ve yeni çantamla kendimi çok güzel hissediyordum ada motoruna binerken, biraz gecikmeli olarak Burgazada'ya indik. Yolda Sait Faik romanı Maişet Motoru'ndan konuştuk biraz.
Hep tercih ettiğimiz Barba Yani'nin yerine Çardak Restoran'a oturduk bu kez; fazla içmemek için bir küçük rakı söyledik. Kavun mis gibi, peynir de lezzetliydi. Mezelerden patlıcan salata, Girit ezme, acılı atom, levrek marin ve uskumru istedik. Sıcaklardan da deniz lokumu dedikleri deniz ürünlerinden karışık güveç ve ahtapot ızgara aldık. Ahtapot gerçekten sert ve kötüydü, hayal kırıklığı oldu. Diğerleri fena değildi, ama sanırım ortalama bir yermiş burası.
Sofraya otururken aklımda beni rahatsız eden bir mevzu vardı, konuşmak istediğim, o yüzden ilk kadehleri biraz sessiz ve hızlı devirdik. Sonunda döktüm içimi benden gitti.
Bir yandan yan masada erkenden sarhoş olan orta yaş üstü teyze grubunun muhabbetine dahil olurken bir yandan da adanın bakımsız kedilerini besledik, yanımda getirdiğim yarım kilo mamayı bitirdik.
Fazla geçe kalmadan henüz hala kış tarifesinde olan ada vapurunun sonuncusunu aldık, yine de eve varmamız gece yarısını geçti.
Yatakta dizi izleyelim derken hiç uykum yoktu güya, ilk 5 dakikada uyuya kalan ben oldum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder