28 Haziran 2017 Çarşamba

2917

(19 HAZİRAN PAZARTESİ)

Hava rüzgarlı, sanki tatil keyifsiz mi başladı ne? Hepimizin ihtiyacı var biraz arındırmaya aklını, ruhunu, temizlemeye içini... Biraz ipin ucunu kaçırmışız şehir hayatına fazla dalmışız, şimdi normale dönmek zaman alacak elbet.

Arkadaşımızın bankada işleri var, ikimiz ilk tatilimizin anılarını yad etmek için Hera'ya iniyoruz ilk gün. Deniz çalkantılı olsa da yüzüyoruz, serin sular masmavi yine, bıraktığımız gibi... Şu Küçük Çakıl'ı millet niye beğenmez de diğer yerlere gider denize girmek için anlamadım! Liman ağzı, Hidayet, İnce boğaz, Büyük çakıl, Akça germe derken hemen her yerini denedim ve kesinlikle en güzeli, en ferahlatan su burası.

Şanssız başladığım bu ilk günde geçen sefer Kaş'tan aldığım kolyemi kaybediyorum.
 Kafama şemsiye geçmeden 5 dk. önce-
Rüzgar birden artınca neden plajın bomboş olduğunu anlıyoruz; önce eşime saniyeler sonra bana şemsiye düşünce ne olduğumuzu şaşırıp kalıyoruz. Birden şezlongta uzanırken, morarmasın diye bacağıma buz tutarken buluyorum kendimi...
Öğleden sonra arkadaşımızla birlikte diğer tarafa geçmeye karar veriyoruz, çok sevmediğimiz ama daha korunaklı olan Derya Beach'te bir yer buluyoruz. Deniz aynı gerçi, ama kalabalık ve kitle biraz itici burada bence. Pizzaları çok meşhurmuş ama denediklerimiz arasından hiçbirini pek de beğenmedik.
 Kaş'ın bence en kendine has mekanı DeJa Vu'da akşamüstü birasının keyfi başka yerde yok!

Rüzgarın tadını çıkarıyoruz... Buraya her akşam güneşi batırırken gelmek isterim, hiç bıkmam.
Bu akşam için Tzaziki Meyhanesi'ne oturuyoruz. Buraya sanırım 2 kere gelmiştim ve sütte dil balığını beğendimse de, fazla özel bulmadığım biraz da müziklerinden sıkıldığım bir mekan olarak aklımda kalmıştı. Sürekli Birsen Tezer çekilmiyor!
Mezelerin başında bir Ermeni teyze, her bir çeşidi kendi spesiyali olarak tanıtıp bize yedirmeye çalıştığı için masayı donattık: levrek salata, mercimek fava, yoğurtlu kabak, peynirli muhammara, midye pilaki, sıcak peynirli midye...
Arkadaşımız deniz ürünlerinden pek hazzetmiyor olacak ki sevemedi, ama ben midye pilaki ve levrek salatasını sevdim. Mercimek fava da enteresan bir lezzet, en azından İstanbul'da bulunmayan mezeler denemiş olduk. Ama şüphesiz burayı bize sevdiren Girit asıllı sahibesi ile kızlarının hoş sohbeti oldu, gece boyunca git gel uğrayıp iki laf ettiler bizimle.
Sütte dil balığını tadan arkadaşımız çok beğendi, kalamar tava da son derece tazeydi.
Müzik listesini değiştirmiş olmaları beni ayrıca memnun etti; 70ler poptan girdik Zeki Müren'den çıktık; çok keyifli bir gece geçirdik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder