Bugünü gezmeye ayırdık, ne güzel! Öğleden sonra muhasebecime uğrayıp geçen ayı kapattıktan sonra, karşıya geçtik hayret verici bir trafiksizlikte.
Hava güzeldi, geçtiğimiz yağmurlu günlerin ardından ve akşama tiyatro biletimiz vardı.
Biraz yeni sezon ürünlerine bakıp mağaza gezmek için vaktimiz vardı yani, epeydir de alışverişe çıkmıyordum eskisi gibi.
Artık online aldığım birkaç takı veya bluz dışında fazla keyif veren bir uğraş değil alışveriş zira, ya fazlasıyla kalitesiz ve sıradan yahut aşırı pahalı buluyorum her şeyi...
Bugün anne kız biraz vitrin bakmanın tadını çıkardık, dışarıda yemek yedik birlikte ve elbette dedikodu yaptık.
Oyuna girdiğimizde yorulmuştuk artık, Shakespeare'in Coriolanus öyküsünü izleyeceğiz.
Her öyküsü gibi bu da insanoğlunun yüzyıllar öncesinde de şimdikinden farksız hırslar içinde yaşadığını anlatan zekice kurgulanmış, etik ikilemler içeren katmanlı bir hikaye...Roma askeri kahraman Coriolanus, cahil ve iki yüzlü bulduğu halka yaranmayı bir türlü kendine yakıştırmaz, sonunda konsül seçilecekken diğer senatörler tarafından ayağı kaydırılıp "vatan haini" ilan edilir. Şehrinden sürülen ve ülkesi Roma'dan artık nefret eden bu adam, baş düşmanının yanına sığınarak Roma'yı yakmaya karar verir.
Fakat çok sevdiği eşi ve oğlu ile saygı duyduğu annesi hala oradadır, duygularından arınmış da olsa Coriolanus hala insandır ve barış dilemek için gelen ailesini reddedemeyecektir.
İki tarafa da yaranamayıp her yerde vatan hainliği ile suçlanan, sonunda bu uğurda can veren Romalı askerin öyküsünde elbette çıkarılacak dersler vardı. En çok aklımda kalan sözlerden biri: "Güç için en büyük mezar taşı, iktidardır."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder