(12 EYLÜL CUMARTESİ)
Evicimize hoşgeldik!
Gözüme yol ışıkları çarparak, horlama ve hapşurmalarla tam dalmışken hoplayarak, başım yana devrilerek ve dizlerim ön koltuğa çarpıp ezilerek uyandırıldığım gece yolculuğunun ardından yatağımda öğlene kadar dinleniyorum.
Öğleden sonra biraz kendimi insana çevirip, yarıya kadar çıkmış ojelerimi yeniliyor ve tuzlu suda keçeleşmiş saçlarımı tarıyorum.
Şehir bizi sırılsıklam karşılıyor: adeta erkek arkadaşım geçen hafta Klimt şemsiyemi hediye ettikten sonra "Umarım çok yapar bu sonbahar!" dedim diye coşturmuş.
Mini dereler arasından atlaya zıplaya sokaklardan geçiyor, maceralı bir yolculukla sinemaya gidiyoruz. Yaşlanmış Sherlock'un vicdan azabını izlemeye...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder