Biraz hafif çalışmayı hak ediyorum bence. Hem tatil dönüşü ilk hafta iş yükünü zaten bünye kaldırmaz değil mi?
Bugün de böyle bir havada geçti...
Kadıköy'den almam gereken danteller ve kurdeleleri bahane ederek kendime alışverişli sinemalı bir akşamüstü için vakit yarattım.
Çünkü o mat beyaz ojeyle tüvit jileyi almam lazımdı.
Bu aralar en sık gittiğim mağazada, 70lerin floral baskılarını görünce dayanamayıp bir de çiçekli elbise almam kaçınılmazdı.
Acıkınca kendime kaşarlı döner dürüm ısmarlamayıp ne yapacaktım söyler misiniz?
Ya o filme girmeseydim-aklımda mı kalsaydı?!
Korkutmaktan ziyade güldürmeyi amaçlayan, epeyce deneysel ama bir şekilde hoş bir filmdi The Visit.
Anneanne ve dedemizden ürkmemize sebep olan filmdeki bazı sahnelere epey güldüm. Sabriyeciğim aklıma geldi; gece yarısı duvarları tırmalamıyor ama kendi kendine sürekli konuşuyor.

Bu velet inanılmaz tatlıydı! Korktuğu halde oyun oynarken masadan kalkmayışı, rap yapışları acayip doğal bir mizah katmış filme.

Ninenin torunu temizlesin diye fırının içine kapattığı sahnede yemin ediyorum gerildim. Hansel ile Gretel geldi aklıma...

Zeki bir senaryosu olan ama korkutmayan bir filmdi, çıkışta Kadıköy iyice soğumuştu, atkımı içime sokup otobüse koştum.