15 Aralık 2014 Pazartesi

2000

(14 ARALIK PAZAR)

Dışarıda geçirilen koşturmacalı bir gündüzün ardından anneannemle yılbaşı hediyesi alışverişi görevimi tamamladım.
Akşamüstü bir saat dinlenip biraz tazelenip yeniden hazırlandım. Kırmızı mini eteğimle rahatça yürümemi sağlayan en sevdiğim uzun siyah mantoma sarınıp hayatımın sonuna kadar eskimesin istediğim çizmelerimi geçirdim: geceye hazırım!
İstikamet önce Kadıköy'de kuaförümle buluşma, ardından Galata. Çok sevdiğimiz şarap Butiği'nde masamız ayırtılmıştı.
Birkaç yıldır bahsedip bir türlü getirememiştik kendisini buraya, neyse ki geç de olsa geldiğime değdi, diyor ve burayı çok seviyor.
Karşılama aşırı iyi; kendimizi bir tuhaf şımartılmış hissederek masamıza oturup şarap seçimini garson arkadaşa bırakıyoruz. İlk kadehimiz Yanık Ülke OZ.
Peynir tabağının yalnız olmayanı bile biraz yetersiz geldi bana, hatırladığım kadarıyla önceki gelişlerimde böyle değildi. Atıştırmalıklarda çeşit az ve özensiz gibi, pazar akşamı pizza da yapamıyorlarmış ama neyse.
Önemli olan sohbet, ki o da şahane!

Bu kadar zamandır aslında tanıdığım ama pek de muhabbet etmediğim, son bir iki yıldır birkaç kahve sigara paylaşmışlığım olan bir adamla bunca aynı olmamız şaşırtıcı.
Mekan kapanana kadar ailemizden, yabancı arkadaşlarla yaşadıklarımızdan, işte karşımıza çıkan tiplerden, hatta organize dinlerin sahteliğinden dahi konuştuk.
Yanık Ülke Ventus ile devam ettik, kapı önünde birkaç sigara molası verdik.
Gündemdeki Osmanlıca ve zorunlu din dersi tartışmalarından, Kürt ve ermeni politikaları ile Avrupalı samimiyetsizliğinden, dünya umurunda olmayan Amerikalı yapmacıklığından ve mütemadiyen tüketime yönlendirilmekte olan sıkışmış insanlarımızdan konuştuk...
Çok keyifli bir akşamın ardından yeni bir dost edindiğimi hissederek, benim gibi düşünen insanlar da varmış, diyebilmenin huzuruyla eve döndüm.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder